Uyuşmazlık olasılığı bulunan tüm işlem ve eylemler öncesindeki talep edildiği anda konuyla ilgili güncel mevzuat taraması ile birlikte en uygun tavır ve eyleme ilişkin hukuksal görüşmelerimizin ve konuya ilişkin risk analizi ile sonuçlarının sunulmasıdır.
Pratik ve profesyonel hukuki görüşü zamanında ve ekonomik şekilde sunmak ve uyuşmazlıkları masraflı ve uzun süren yargılama süreçlerine gerek kalmaksızın çözüme ulaştırmak ana amaç olmakla birlikte, davanın kaçınılmaz olması durumunda çalışma konuları içindeki uyuşmazlıklarda açılmış veya açılacak davalarda taraf vekili olarak yer alınmaktadır.
Ekibimiz büyüklükleri ne olursa olsun ya da özel, tüm profesyonel hizmet firmaları/bireyleri ve meslek mensupları için yüksek kaliteli hizmet sunmak amacı doğrultusunda, her bir meslek grubu için özel bir hizmet oluşturmak yeteneğine sahiptir.
Kurum ve kuruluşlar tarafından talep edildiğinde eğitim ve seminer hizmeti sunulmaktadır.
Bir çok meslek mensubu, mesleki faaliyetini sürdürürken kusur, hata veya ihmalleri sonucunda ciddi bir tazminat ve daha önemlisi ceza mahkemelerinde yargılanarak cezalandırılma riski ile karşı karşıyadır.
Mali müşavirin sahte ve yanıltıcı belgeden, doktorun kötü tıbbi uygulamadan, mühendisin kusur veya ihmal ile oluşacak zararlardan, fenni sorumluluk kapsamındaki olaylar nedeni ile ciddi bir tazminat ve hapis veya para cezası riski bulunmaktadır. Günümüzde ayrı bir paragraf açılmayan bu konuda büromuz meslekler bazında çalışmalar yapmaktadır.
Bu nedenle mesleki sorumluluk hukuku, sorunlara meslekler bazında ayrı yanıt ve çözümleri içermektedir.
Avukatlar, Doktorlar, Mühendisler, Muhasebeciler, İnşaatçılar, Fenni Sorumlular, Diş hekimleri, tüm tıp personeli,gümrük müşavirleri, maddi veya manevi zarara yol açabilecek herhangi bir iş kolunda faaliyet gösterenler bu kapsam içindedirler.
Doktorluk mesleğini uygulayan kişiler, hukuksal ve cezai sorumluluklarının çoğunlukla da bilmeden/kusurla dışına çıkabilir. Bu halde kendilerini bekleyen tazminat ve cezai yaptırımların ne olduğunun bilinmesi gerekir. Malpraktis(Malpractice) ilaç kullanımından hastane enfeksiyonlarına kadar tıbbi bakımın her aşamasında ortaya çıkabilecek ve hastaya zararı dokunan tıbbi kusur veya hataları kapsamındaki fiiller ile birlikte farklı eylemlerinde cezalandırıldığı ve tazminat doğurduğunun da unutulması gerekmektedir. TCK. 250,257, 85, 89 ve 280.maddelerinde düzenlenen, irtikap, görevi kötüye kullanma, taksirle ölümü ve yaralanmaya sebebiyet verme, suçu bildirmeme gibi eylemler bir doktorun cezai riskleri arasındadır. Aslında her cezai sorumluluğun diğer yanında tazminat sorumluluğu bulunmaktadır. Her ceza sorumluluğunun peşinde tazminat sorumluluğu vardır. Ancak her tazminat sorumluluğunun öncesinde bir ceza sorumluluğu olmayabilecektir. Tanı ve tedavide yanlış yapılmış, bilerek veya bilmeyerek kişilere zarar verilmiş, özen gösterilmemiş, hasta aydınlatılmamış, onamı alınmamış, , zorunlu durumlarda gerekli sağlık hizmeti verilmemiş, hastaya veya ağır yaralıya ilk yardım yapılmamış olmalı ve bunun sonucunda da bir zarar doğmuş ise tazminattan söz edilebilecektir. Konu ile ilgili daha geniş bilgiye site içindeki Makaleler bölümündeki ilgili yazılardan veya doğrudan bizimle iletişime geçerek ulaşabilirsiniz.
Yapı denetim kuruluşları ve bünyelerinde görev yapan denetçi mimar ve mühendisler, projelerin bilim ve fen kurallarına uygun yapılmasını, yapıların ise proje ve ekleriyle mevzuat hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığını denetleyecekler, aksi bir uygulama tespit ettiklerinde ilgili idareye durumu bildireceklerdir. Ayrıca bu sürecin işletilmesinde Yasa ve Yönetmelik hükümleriyle kendilerine verilmiş görevleri yerine getireceklerdir. Bu görevleri yerine getirmediği tespit edilen yapı denetim kuruluşları ile denetçi mimar ve mühendislerin sorumlulukları doğacaktır. Bu bağlamda TCK kanununda yer alan hükümlerin dışında bu kişilerin cezai sorumlulukları 4708 sayılı Yasa’nın “Ceza hükümleri” başlıklı 9. Maddesinde düzenlenmiştir. İdari sorumlulukları aynı yasanın 8.maddesinde düzenlenmiş olmakla birlikte, tazminat sorumluluğu da 3.maddede yerini bulmuştur. Bu kişiler yapı denetim firmasının ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri, yapı yüklenicisi, proje sorumlusu, laboratuvar görevlisi gibi kişilerdir. Yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar. Bu sorumluluğun süresi; yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıldır.
Mali müşavirlik büyük bir sorumluluk mesleği olup, bu işle iştigal edenler devlete ve mükelleflerine karşı ciddi sorumluluk içine girmektedirler. Hemen her meslek grubu gibi mali müşavirlerin hukuksal alanda sorumluluğu tazminat ve ceza sorumluluğu olarak ikiye ayrılabilecektir. Mükellef adına tarh edilen vergi, ceza ve gecikme faizinin, mali müşavirin şekli ödevlerinin kusurlu bir şekilde yerine getirmemesinden kaynaklandığı durumda, mali müşavirin müşterek ve müteselsil olarak bu vergi, ceza ve gecikme faizinden sorumlu tutulacağı açıktır. Bununla birlikte TCK 204 maddesinde yer alan resmi belgede sahtecilik, 239.maddesindeki sırrın ifşası, 252.maddedeki rüşvet, 257.maddedeki görevi kötüye kullanma, 279.maddede yer alan suçu bildirmeme gibi eylemlerin neticesi ortaya çıkabilecek yaptırımlar ciddi riskler arasındadır. Konu ile ilgili daha geniş bilgiye site içindeki Makaleler bölümündeki ilgili yazılardan veya doğrudan bizimle iletişime geçerek ulaşabilirsiniz.
Şantiye şefini, inşa faaliyetini müteahhit adına yürüten, personelin ya da taşeronların sevk ve idaresini sağlayan, iş güvenliğinin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığını denetleyen, yapının fen ve tekniğe, ruhsat ve projesine uygun olarak inşa edilmesini sağlamakla yükümlü olan kişi olarak tanımlayabiliriz. Yapı Güvenliği Açısından Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, şantiye şefi, yapının fen ve tekniğe, ruhsat ve projesine uygun olarak inşa edilmesini sağlamakla yükümlüdür. Dolayısıyla şantiye şefi bu yükümlülüğünü yerine getirmezse hukuki açıdan sorumluluğu söz konusu olacaktır. Şantiye şefinin bu bölümdeki sorumluluğundan söz edilebilmesi için öncelikle yapının hasarlanmış olması gereklidir. Yine ortaya çıkan hasarın şantiye şefinin kusurundan doğması gerekir. Örneğin inşaat statik açısından gerekli mukavemete sahip olmaz ya da uygun malzeme kullanılmaz ve bu suretle bir zarar oluşursa şantiye şefi müteahhitle birlikte ortaya çıkan zararı giderme yükümlülüğü ile karşı karşıya kalabilecektir. İş Güvenliği Açısından İş Kanununun 2.maddesinde işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili olarak tanımlanmıştır. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, inşa faaliyetini müteahhit adına yürüten şaniye şefi, görev üstlendiği şantiye açısından işveren vekili konumundadır. İşveren vekili konumunda olan şantiye şefi, şantiyede iş güvenliği ile ilgili gerekli önlem ve tedbirlerin alınmasını sağlamakla yükümlüdür. Ceza Kanunu açısından TCK 184.maddesi gereğince imar kirliliğine neden olma suçu isnadıyla yargılanacaktır Türk Ceza Kanununun 85 ve 89.maddeleriyle bir kimsenin ölümüne yada yaralanmasına sebep olmak suç kabul edilmiştir. Zarar varsa sorumludur.
Gümrük müşavirleri dış ticaret yapmak isteyen kişileri temsil ederek kendi adlarına ve başkası hesabına hareket eden, İthalat ve ihracat kapsamında gümrük idaresine karşı yapılması gereken işlemleri takip eden, yaptıkları işleri, bir temsil yetkisi belgesine dayandırmak zorunda olan ve bu nedenle vekâlet kapsamında hareket eden gerçekten de sorumluluğu derin mesleklerden biridir. 4458 sayılı Gümrük Kanununun 181. Maddesinin 2 numaralı fıkrasında “ ithalatta gümrük yükümlülüğünde yükümlü, beyan sahibidir. Dolaylı temsil durumunda hesabına gümrük beyanında bulunulan kişi de yükümlüdür. Dolaylı temsilde temsilcinin yükümlülüğü beyanda kullanılan verilerin yanlış olduğunu bildiği veya mesleği icabı ve mutat olarak bilmesi gerektiği durumlarla sınırlıdır. “ denilerek hukuksal sorumluluğu açıkça belirlenmiştir. Gümrük müşavirlerinin hukuksal sorumluluğunun yanında ,eylemin niteliğine göre TCK 204 maddesinde yer alan resmi belgede sahtecilik, 239.maddesindeki sırrın ifşası, 252.maddedeki rüşvet, 257.maddedeki görevi kötüye kullanma, 279.maddede yer alan suçu bildirmeme gibi eylemlerin neticesi ortaya çıkabilecek yaptırımlar ciddi riskler arasındadır.
Diş hekiminin mesleğini icra ederken aldığı kararlar ve yaptığı müdahaleler diş hekimine hukuksal açıdan sorumluluk yükleyebilmektedir. Hekimin hukuksal açıdan doğan bu sorumluluğu genellikle taksir sorumluluğudur. Bu sorumlulukların ihlal edildiği hallerde öncelikle dikkat edilmesi gereken hususlar hekimin kusurlu olup olmaması ve zararın kusurlu eylemle arasında illiyet bağı olmasıdır. Diş Hekimleri gerçekleştirdikleri veya gerçekleştirmedikleri tıbbi müdahaleler nedeni ortaya çıkabilecek tüm zararlardan sorumludur. Diş hekiminin sorumluluğu koruyucu tedavi, çene cerrahisi müdahaleleri, diş protezleri,implant işlemleri ve çene ortopedisi müdahalelerinde ortaya çıkabileceği gibi, yanında çalışanlardan birinin veya kullandığı alet ve malzemenin verdiği zararlardan da sorumludur. Diş hekiminin sorumluluğu hem hukuki hem de cezaidir.Bu sorumluluk hukuki olarak maddi ve manevi tazminat olarak karşımıza çıkar. Cezai açıdan ise gerçekleştirdiği tıbbi müdahalenin meydana getirdiği sonuca göre belirlenebilecek ve genelde TCK 85 ve 89.maddelerinde düzenlenen cezalar ile karşı karşıyadır. Konu ile ilgili daha geniş bilgiye site içindeki Makaleler bölümündeki ilgili yazılardan veya doğrudan bizimle iletişime geçerek ulaşabilirsiniz.
Genel bir kavram olarak iş kazaları, iş hayatının her alanında anlam ifade eden, risklerin en önemlilerinden biridir. İster bir inşaatta, ister bir maden ocağında ister ise herhangi başka bir alanda faaliyet gösteren bir işyerinde meydana gelebilecek bir iş kazasının iş hukukunun tüm aktörleri için ciddi bir tazminat ve hürriyeti bağlayıcı ceza içerdiği açıktır. Buradaki en önemli olay failin/sanığı tazminat ve ceza sorumluluğunun kim/kimlerde olacağıdır. İşyerinde iş güvenliği ve sağlığı açısından gerekli önlemleri almayan, denetim ve gözetim yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmeyen, işçilerin sağlık bütünlüğü veya yaşam ve bedensel haklarına yönelik zararlı davranışlarda bulunan işveren, işveren vekili, alt işveren, işçi veya diğer 3.kişilerin (işyeri denetimini kasten gereği gibi yapmayan kamu görevlisi müfettiş gibi) eylemleri ile iş kazası neticesi arasında nedensellik bağının bulunması halinde kusurlu hareketi ile neticeye sebebiyet veren kişi ya da kişiler fail ve sorumlu kişilerdir. Yargılamalarda en çok karşılaşılan sorun bu kişinin/kişilerin tespitidir. Bunun için öncelikle olarak yapılması gereken, iş kazası oluşturan eylemin, daha sonra ise kusur yüklenebilecek kişilerin tespitidir. Kusur ve faalin tespiti iç içe geçmiş iki kavramdır. Alışılagelmiş haliyle her olayda işverenin doğrudan fail olarak gösterilmesi doğru ve yerinde değildir. Her olayda; yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuca etkili olması gerektiğini ve sonuca etki etmeyen yükümlülük ihlalleri “hareketleriyle meydana gelen zararlı netice arasında nedensellik bağı bulunmadığını” söylemektedir. Diğer bir deyimle kazanın-kaza sonucu oluşun durumun yerine getirilmeyen yükümlülük nedeni ile meydana gelmesi gerekir. Bu haliyle TCK 85. Ve 89 maddelerinde ceza sorumluluğun yanı sıra, tazminat yükümlülüğü sorumluları bekleyen riskler arasındadır.